hayat ve müzik

Kendi kendime hayat ve müzik üzerine konuşuyorum. Allah sonumu hayretsin.

Cuma, Aralık 22, 2006

Ataktan Eser Kalmıyor!


Yaptım en sonunda aldım. Çok da isabetli bir karar verdiğimi düşünüyorum. Bir dünya boktan parçam var ama hiç birini adam akıllı kaydetmeyi şu güne kadar başaramadım. Farklı arkadaşlarımda farklı versiyonları yaptım ama kendi kafama göre başında saatlerce oturup şekillendirme fırsatı bulamamıştım. Ha ne mi oldu? Verdim parasını aldım ZOOM MRS 8’i. Artık her şey yoluna girecek. Kendi şarkılarımı kaydedip kendi kendime eğleneceğim zaten bunun için uğraşıyorum müzikle.

Bu arada kazıkçı Türk esnafının da Allah beynine vursun. 800 YTL ye utanmadan sattıkları aleti Londra dan 400 YTL ye almış bulunmaktayım. Buradan kendilerine şerefsizleeeeeer diye bağırmak istiyorum.

Neyse henüz cihaz elime geçmedi. Kuzenin yılbaşı için İstanbul’a gelmesini bekliyoruz. En kısa zamanda kayıt hadisesine gireceğim.

İşin en güzel yanı artık hiçbir davulcuyla muhatap olmama lüksünü bana yaşatacak olması. Ağabeycim orda ki atağı daha sade felan yapalım veya şurda ki crash i iptal edelim yok artık. Ne oldu? Atağı beğenmedim mi basıyorum DELETE’e gereksiz ataktan, zilden eser kalmıyor.

Bu ne güzel bir lüks allahım…

Perşembe, Aralık 21, 2006

B PLANI devreye sokuldu.

Bassçısı Ozan'ı askere yollayan B PLANI kendileri ile çalıp grubun boy ve ağırlık ortalamasını yükseltmem için çok ısrar edince (bknz:kuyruklu yalan) gideyim bari çalayım çocuklarla dedim. Bu nedenle bir kaç haftadır gerek bir yandan Beşiktaş maçı izlerken gerek rakı-balık eşliğinde ki yalandan provalarımızın akabinde geçen Cumartesi Shaft seyircisiyle tanışma fırsatı yakaladım. Ben genel trafikleri vs takip etmekle uğraşırken program bitiverdi. Çok keyifliydi. Ama ve fekat bas gitarın monitörden aldığım iğrenç tonu beni derbeder etti. Bu hafta anfi (anfi de anfi olsa) ile ton elde etmeye çalışacağım bakalım ne olacak. Allah sonumuzu hayretsin. Ne diyim!!!

Merak edenler için ekipman aşağıdadır. "Ulan bu ekipmanla ne tonu bekliyon düdük" şeklinde ki yorumlarınıza katılıyorum. Anfi'yle de bu ton olayı istediğim gibi olmazsa daha çok içecem. Alkol ile en azından bana gelen tonu düzelteceğimi ümit ediyorum.

CORT c5Q (bass)
LANEY RB2 (amp)
PUMA AYAKKABI (outlet)
T-SHIRT (cumartesi pazarı)

www.shaftclub.com

Perşembe, Aralık 14, 2006

Köprüden Atlamak!


Richie Kotzen abimiz yine yapacağını yapmış ve 2006 tarihli şahane bir albüm daha yapmış. Yapmış da bu albümde bir ilk şarkı var ki boğazı geçerken ya da biraz bunalım triplerindeyken dinlenmemesi gereken güzellikte koyu ve yoğun bir şarkı. Boğazın üstünde sıkışık trafikte dinlerken kapıyı kırıp kendimi boşluğa bırakmak istedim. Böyle kara bir şarkı işte. Neyse zaten bende atlayacak göt yok zaten.

Ayrıca Richie'ye biraz kırgınım herif en iyi rock çı, en iyi cazcı, en iyi vokalist en seksi, en yakışıklı vs. Ulan biraz da bize kalsın biz de en depresif olalım diyoruz herif onun da "en"i olmuş. O değilde bir de bassçı var albümde. Adam tam olması gerektiği gibi bir bassçı ne saçma sapan boşuna kalabalık yapmış ne de çok sade çalmış. Herif -eminim ki virtüöz olmasına rağmen- efendi gibi çalarak, bizim iki hareket kapan bassçılarımızı virtüöz olarak adlandırılmaları için altyapıyı boş bırakmadan başlıca görevi eşlik enstrümanı olan bass gitarlarını yerinde ve zamanında çalmaları gerektiği konusunda ister istemez uyarmış. (Bu cümle fazla devrik oldu ama uğraşamıcam, anlayan anlamıştır)

Bassçı için dediklerimi anlamayanlar 6. nolu parça olan Till You Put Me Down isimli şarkıyı dinleyebilirler.

Albümün adı da Into The Black.

Liman Paşa


Şu sıralar Liman Von Sanders Paşa'nın anılarını okuyorum. Okuyun okutturun diyebiliyorum sadece.... 1. Dünya savaşı sırasında neler olup bittiğini Osmanlı ordusu için çalışan yabancı birinden dinlemek çok değişik bir tecrübe oluyor. Herşeyin her zaman en iyisini bildiğini sanma gibi bir alışkanlığı olan bizim gibilere (Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur anlayışı) her konuda biraz daha dikkatli ve oldu bitti davranmamayı öğretiyor.

Gerçi bütün bunlar okuyan kişinin bakış açısına da bağlı. Eminim ki bunu da okuyup adam Türk'lerle dalga geçmiş diyenlerde olacaktır. Ama Paşa yazdıklarında her zaman için yabancı bir ülkede görev yaparken karşılaştığı zorluklara sebepler sunarak değinmiş. Neyse işte her koyun kendi bacağından...

Felan

Afili Bişeyler

Keyfim gelince ufak tefek şeyler yazıyorum bilindiği üzere. Geçen gün eksi sözlük te bir yazı gördüm ve benimle aynı düşünceleri paylaşan insanlar olduğunu gördüğüm için çok sevindim. Hiç bir satırına dokunmadan yazıyı aynen aldım buraya koydum. Olurda bu güzel insan "kardeşim yazımı bana sormadan ne alıyorsun derse" aynen kaldırırız. Eksi sözlük yazarı bir insana ulaşmak oldukça zor olduğu için sormamayı tercih ettim.

Aha da yazı aşağıda ;

ne kadar kassam da bir numarasını göremediğim şarkı ve de klip.
hayır yani nedir bundaki orijinal yan anlayamadım ben. şarkı fazlasıyla sıradan, taksimde alelade bir barın önünden geçerken kulağınıza çalınıp dikkatinizi çekmeyecek herhangi bir şarkı işte. ve hatta katabildiğim tek janr olan "türkçe rock" içinde muadili 50-60 tane şarkı çıkartılabilir gibi geliyor bana.
bu emre aydın beyefendiyse asıl el üstünde tutulan, onun da ne yalan söyleyeyim bir "vay pe"sini çıkartamadım bu şarkıdan. ne gibi üst düzey bir şey yaratmış da elalem geliyor bana "şu şarkıyı dinledin mi?" diye bıdı bıdı yapıyor çözemedim.
hah hani şu durumda tek mantıklı açıklama şu oluyor: klip güzel, şarkıyı kurtarıyor.
evet klip güzel ama "oha lan ilk defa görüyom bu ülkede böyle bişey" diyemeyeceğim. ha siz gelip bana "ne zaman gördün lan?" deseniz, misal veremem. görmemiş de olabilirim, ama görmüş olmaktan dolayı bir haz duymadım.
şebnem hağnım'ı çok sevdiğimden tabii klip bana da sempatik göründü. böyle bir şeyi de bir sinema-tv öğrencisi çekmemiş belli ki. işin görsel yanında bariz bir yaratıcılık var. tutup emre aydın'ı da şebnem dönmez'i de tebrik edemeyeceğim. klibin yönetmeni her kimse ona bravo derim ancak.
şimdi çok "afili" bir canlı müzik tutkunu değilim, ama ülkemin içinde de beni ayağa hoplatan bir yığın enstrüman kullanıcısı oldu. eğerki emre aydın da bu ayarda bir zatsa (ki sanmıyorum) kendini harcamasın efendim herkesin yaptığı şeylerle. değişik bir şeyler yapsın efendim, çekinmesin batıdan özensin, doğudan özensin, özensin de özensin ama sonunda kendini bulsun.
afili yalnızlık denen şarkıdan bir *bok* anlamadım başka deyişle. hatta ben bu bok kelimesini yıldızlar arasına alırken, imajineri dostum bünyamin beni uyardı: "abi sözleri çok güzel ama" diye. bünyamin sezen aksu hayranıdır. çok içlenir böyle sözleri duyunca. beni tınlamıyor ama. ben yalnızlığın "bu kez pek afili yalnızlık" diye anlatılmasında yaratıcı bir yan görmüyorum. hani bana sorsalar "enadırblinkofdıovl abi bu aralar nasıl yalnızlık" diye, aynı cümleyi kurabilirdim pekala.
ben bu şarkı sözlerinde bana düşünecek bir şey bırakılmamış gibi gördüm. neyse o yani. sezen aksu da böyledir zaten işte, onu da sevmem o yüzden. banane emre kardeş senin yalnızlığından, sen bana öyle bir şey diyeceksin ki; bana kendi yalnızlığımı tanımlatacaksın.
onun yerine sor bana madem bu kadar beğenmedin, ne halt etmeye bunca şeyi yazdın manyak mısın diye. çok yalnız bir adamım ben işte emre, o yüzden böyleyim. sen bana bakma, çal oyna yani. ah şu bünyamin de olmasa...

imza: enadırblinkofdıovl