hayat ve müzik

Kendi kendime hayat ve müzik üzerine konuşuyorum. Allah sonumu hayretsin.

Salı, Mart 14, 2006

Nanik Atak Konseri

Dün işe gelirken Üsküdar'da benimle aynı yerde askerlik yapan iki tane elemanı gördüm uzaktan. Hiç uğraşmadım ne selam ne sabahla. Sevmediğimden değil de uğraşamıcam onlarla. Bi saat çavuşum ne yapıyon ne ediyon muhabbeti edecekler sabahın köründe. Nasıl anlatayım onlara monoton bir hayat yaşadığımı, yaşamak istediğim hayatın bu olmadığını ama bütün bunlara rağmen nasıl bir hayat yaşamak istediğimi de bilmediğimi...Neyse motora kıvrak hareketlerle binerek onlarında beni görmemiş olduklarını varsayarak işime gitmek üzere yoluma koyuldum uykulu gözlerle.

Motorda aklıma askerdeyken dinlediğim müzikler geldi ve o günlerin zorluğunu bir kez daha yaşadım. Bizim ordaki komutanlar birer iyilik meleği olduğu için koğuşa dev hoparlörler koymaya izin vermişlerdi. Sabah saat 5:30 da uyanmamız için son ses müzik çaldırıyorlardı. Konulan bu kolonlar en adi markaya sahip olduğu için yüksek ses açılınca sonsuz bir cızırtı ve vibrasyonu da beraberinde getiriyordu. Ama beni bu konuyla ilgili olarak şok eden kolonlardan ve ortamdan ziyade çalan müziklerdi. Yurdum insanları ile sabah Ferdi Tayfur vb müzikler eşliğinde uyandırılmayı beklerken, en son çıkan disco parçaları ile uyandım 5 ay boyunca. Bu disco parçalarında bağırarak ve şarkı sözleri hakkında en ufak bir tahmini olmayan asker arkadaşlarımla beraber uyanmak benim için çok ama çok acı veriyordu. Aslında dışarıda bir yerde böyle bir görüntü dünyanın en komik ve keyifli şeyi olabilirdi ama bulunduğum yer ve özgürlük denen yegane değerli varlıktan yoksun olmam nedeniyle bunlar hiç de komik gelmiyordu.

Suratıma 10 cm mesafeden başta bütün sülalem olmak üzere bana küfreden ve beni bu şekilde eğitme amacı güden komutanlarım ve binbir türlü zorluğunun yanında çok güzel günlerdi diyeceğimi sanan varsa yanılıyor :) Her saniyesi için hayatımdan ve kişiliğimden çok büyük şeyler kaybettiğimi düşündüğüm bir dönemdi.

Nanik Atak' ın sitesinin bir iki gün için gelmemesi nedeniyle google da bir search yaptım ve ben askere giderken siteye koydukları asker resmimi gördüm. Hakikaten bir resim insanın içinde bulunduğu durumu bu kadar güzel özetleyebilir. Resmin büyük hali gelmediği için kopyalayamadığım resmi buraya da koyamadım dolayısıyla. Nanik Atak’dan ayrılmam
nedeniyle orada da bulamadım resmimi. Bu arada çok sayın ve efendi bir grup olan Nanik Atak, Neakhora Cafe Yeniköyde akustik bir konser veriyor. Bende gidip izlemeyi düşünüyorum açıkçası ama gitmesen daha iyi olur diyor içimden bir ses :) Kesinlikle keyifli olacağından eminim. Biraz Nanik Atak hakkında konuşmak istiyorum. Böyle bir grubun Türkiye'de
daha önce bu formatta güzel müzik yaptığını görmedim. Her biri eski Hard-Rock çı olan 4 arkadaşın oluşturduğu Nanik Atak zamanında çok şiddetli ve sert müzik dinleyen insanların yaşlarının da ilerlemesi ve müziğe olan hakimiyetlerinin artması ile ne kadar güzel müzik yapılabileceğinin bir örneği. Uygar'ın bin kere akor değiştiren ama şaşırtıcı bir şekilde akıcı ve derli toplu olan kendine has parçaları, tolga ve bugi'nin düzenlemelere olan ve Uygar'ı tamamlayan katkıları ve back vokalleri, özellikle Font'un derin armoni bilgisi ile yoğurulan parçalar gerçekten Rock müziğe yeni bir soluk getirecek cinsten. Umarım istediklere yerlere gelirler. Şu anda Türkiye'de kendine özgü Rock Müzik yapan ender gruplardan biri. Siteye koydukları zor koşullarda ve kısıtlı imkanlarla yapılan kayıtlara bakarak yorum yapmayın derim. Herşeyi yerli yerinde bir grup Nanik Atak.


Bu arada Nanik Atak'ın website'sinde gezerken yapılan yorumlardan birinde Gür Akad adını gördüm ve çok şaşırdım. Şaşırmamın nedeni ismi değil yazdığı yorumdu. Kendisini çok yukarda görüyor ki sadece "çok çalışmanız lazım" yorumu ile yetinmiş. O kadar büyük ve kompleksiz bir insan olsaydı (bence) oraya bir kaç motive edici cümle içinde arkadaşlar bana kalırsa bu iş için biraz mesai harcamalısınız felan tadında birşeyler yazabilirdi. Neyse bende kendisi eleştirmek istedim. Shaft'da dinledim bir kaç kere BB King'den Thrill is Gone'ı Kramer (yoksa Charvel miydi? ) gibi sert bir gitar ve bir o kadar sert distortionla çalan bir insanın o parçayı katlettiğini düşünüyorum. Onun dışında Toto coverı yapmaya çalışıp pek de başarılı olamadığını gördüm grubunun. Ama bunların dışında sert şarkıları çalmak konusunda iyi olduğunu söylemekten de kaçamayacağım.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home