hayat ve müzik

Kendi kendime hayat ve müzik üzerine konuşuyorum. Allah sonumu hayretsin.

Cuma, Nisan 21, 2006

I'm just a simple man


Son zamanlarda oldukça fazlaca hissetmeye başladığım statü krizlerinden dün bir tane daha geçirdim sanırım. Buna da başka bir isim bulmanın vakti geldi. Statü krizi ne ola ki? Kendi kendime bu satırları yazarken bir isim bulurum belki. Şimdi yaşadığım duygular şu şekilde sanırım; “Ulan askere gitmeden önce iyi kötü bir gelirim, düzenim vardı. Askere gittim geldim bütün bunlar elimden gitti” Şimdi tekrar baştan, hem de en baştan başladığım yerlerden geçiyorum. Bu nasıl bir şey anlamadım? Askere gidip geldikten sonra hani bu tür engeller kalmayacaktı! Askere gidene kadar kazandığım tecrübe, iyi kötü gelir seviyesi, tekrar sıfırlandı. Her şey en başa döndü. Ulan madem böyle araya girip bok edeceksiniz insanların hayatlarını o zaman bu askerlik denen hadise liseden sonra zorunlu hale getirilsin. Zaten o zamanlar hiçbir şeye aklı ermeyen genç bünye gitsin yapsın görevini hazır hocadan bile korkarken. Ha hocadan fırça yemiş ha komutandan ne fark eder ki?

Neyse iyi kötü tekrar düzenimi kurmaya başladım. Allahtan manevi olarak destek olan çok önemli insanlar var hayatımda. Ya onlar olmasaydı? Ya o olmasaydı? İşte bunu düşünmek bile midemin huy edindiği dizginlenemez acısıyla beni yalnız bırakmaya, bir kara delik gibi çekirdeğimin –midem olur kendisi- çekim gücüne kapılıp içime çökmeye itiyor. Evet tam olarak böyle bir duygu beni saran. Peki ben ne yapıyorum? Ciddi bir panikle dikkatimi dağıtıyorum içgüdüsel olarak. Böyle bir şeyin olmayacağına, düşünülmemesi gerektiğine kendimi inandırıyorum. Oh iyi de ediyorum. Gerçi bunlar düşünülesi şeyler ama ben böyleyim bu benim koruyucu kabuğum belki de ben öyle olduğunu sanıyorum.

Statü Krizi yerine süper bir isim geldi aklıma Hayal Kırıklığı :) Nasıl da benden önce hiç kimsenin aklına gelmemiş bu isim diye düşünürken –senkronize olarak yazarken tabiî ki- kendi aklımca yaptığım bu başarısız ironinin ezikliği altında sıradan bir insan olduğum, herkes gibi benim de bu yollardan geçeceğim gerçeği beni yakaladı. Evet artık bunu kabullendim. Paniğe gerek yok. Bok yok! Tabi bu satırları yazdığım anda bir u dönüşü yaparak tekrar kaotik, düzensiz düşüncelerim içine balıklama atlıyorum. Neden mi? Bir yandan diyorum ki ben de herkes gibi normal, sıradan bir insanım. Bir yandan da diyorum ki “Ulan madem sıradan bir adamsın, Zihni Müzik’te ikinci elini gördüğün Bad Company – Told & Untold Stories albümünü bile parasızlıktan alamıyorsun.” Nasıl sıradan bir insan olduğunu düşünüyorsun? Bende bilmiyorum hakikaten kafamın içinde neler olup bittiğini? Bende düşünüyorum herkes benim durumumda ise vay bu ülkenin haline. Bu kadar mı basiretsiz lan millet ve dolayısıyla ben.

Diyorum ki gideyim bir psikiyatriste – umarım doğru yazdım- anlatayım derdimi. Ne derdim olduğunu bilmiyorum ama belki o bana yol gösterir. Gerçi ona vereceğim parayı bana nakit verseler ben dertlerimi çözerim. Ulan ne anlatacaktım baktım da nerelere gelmişim. Çok uzun zamandır ihtiyacım olan bir gece geçirdim Perşembe akşamı 2 arkadaşımla onu yazacaktım. Biraz geriden alayım derken içine etmişim muhabbetin. Artık o macerayı zaman bulursam başka bir post olarak girerim.

Son olarak şunu söylemeliyim ki bahsi geçen Bad Company albümünü mutlaka edinin. İçinde Can’t Get Enough ve Ready For Love gibi çok süper şarkılar var. Ama benim favorim Simple Man. Zaten o ve onun gibi şarkılar yüzünden bu hallerdeyim. Akustik gitarı alıp Haluk Levent gibi Anadolu rock denen ne idiğü belirsiz bir akıma kapılsaydım şimdi iyi kötü para kazanıyor olurdum.

Hadi kalın sağlıcakla.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home