hayat ve müzik

Kendi kendime hayat ve müzik üzerine konuşuyorum. Allah sonumu hayretsin.

Perşembe, Temmuz 27, 2006

Whitesnake Anı Defteri

Echoes Production'ın Whitesnake'e vermeyi düşündüğü anı defteri için biraz damardan bir yazı yazdım. Ahanda aşağıda:

Onlar Türkiye'yi nasıl bir ülke olarak biliyorlar acaba?

Hep yabancı medyanın onları sunduğu gibi olsa gerek. Burada onlar derken sadece Whitesnake ve David Coverdale'den değil tüm dünyadan ve dolaylı olarak tüm dünya müzisyenlerinden bahsediyorum. Bu ülkenin neler yaşadığını, istendiği zaman Avrupa ve modern sıfatı ile istendiği zaman ise Doğu ve bağnaz sıfatlarıyla adlandırıldığını bilemezler. Bu konular çok derin, o yüzden fazla üstünde durmayacağım. Benim yazımın konusu Rock müzik ve Whitesnake.

Onlar bilemez böyle bir ülkede bundan 15 sene önce Whitesnake albümlerini bulmak için neler çektiğimizi... Onlar bilemez çoğunluğun içinde azınlık olmanın getirdiklerini...
Bizler, ağabeylerimizden, ablalarımızdan bize kalan plaklardan öğrendik onları ve hiç sıkılmadan bunca sene peşlerine düştük, izlerini sürdük. Eski püskü kasetlerde dinledik...
Tek televizyon kanalımızda bir klibini izleme ihtimalini sevdik onların. Senelerce neye benzediklerini bilmeden sevdik onları kayıtsızca. Coverdale'i kendi hayal gücümüzle, sadece sesi ile yarattık belleklerimizde. Benim hayalimde iri yarı esmer bir adamdı Coverdale, ablamın ki sarışın beyaz tenli olgun bir adamdı belki kim bilir?

Amerika ve Avrupa'daki hayranlarıyla bizleri bir tutmasınlar! Bizler onların buraya gelme ihtimali ile ayakta durduk senelerce. Onları dinledik hep eleştirilirken. Türkiye'de öyle bir kitle var ki, Yunanistan gibi kapı komşularımıza kadar gelen Whitesnake'i ekonomik durumları nedeniyle gidip izleyemeyen. Ve bu insanların ortak cümlesi şu "Ölmeden Whitesnake'i canlı izlesek"

Artık devir değişti! Türkiye artık çok modern bir ülke ama köprünün altından çok sular geçti. Şimdi ki gençler hayran oldukları grupları İstanbul’da hemen her sene izlerken biz çağımızın gruplarını hep uzaklardan seyrettik. Canlı olarak göremedik bir türlü Winger, Kiss, Toto, Mr.Big ve diğerlerini...

En azından internet sayesinde takip edebiliyoruz artık Whitesnake ve bize uzak grupları. Bizler vefalı hayranlarız. Sadece Whitesnake’i değil tüm ailesini takip ediyoruz. John Sykes, Vandenberg, Neil Murray, Steve Vai nerede ne yapmış hep takipteyiz.

Bizi öldürecekse Parkorman'da öldürsün Whitesnake. Biz her türlü cefayı çekeriz yeter ki onları dünya gözüyle bir kez de olsa görelim. Sıradan bir show olmasın Cuma akşamı. Çünkü biz sıradan hayranlar değiliz! Biz bu ülkede Whitesnake ve diğerlerinin izinde giderek çok şeyi riske atmış birer paralı askeriz.

Son olarak Coverdale’in dediği gibi* neden bizim ufuklarımız hep uzakta tek suçumuz Asya-Avrupa ortasında %99’u Müslüman bir ülkede doğmak mı?

* i'm tired of waiting an' closing my eyes i'm asking myself why is it all my horizons are so far away

Çarşamba, Temmuz 26, 2006

Judgement Day

Uzun zamandır blog la ilgilenemiyorum. Başımdan çok olay geçti ama hepsini buraya dökmeden atlatmayı başardım. Aradan James Brown konseri vs bir sürü ıvır zıvır olay geçti. Tekrar buralara yazma nedenim ise yıllardır yolunu gözlediğim Whitesnake’in İstanbul ormanlarında dolaşmasına çok az kalmış olması. Muhtemel set list’teki bütün şarkıların chorus larını ezberledim.Kısacası tostumu yedim bekliyorum.